Divan geleneğini yalayıp yutmuş dev bir kültür yığınının kıvrak zekasıyla yazdığı büyük eserleri haliyle portakal yer gibi tüketemiyoruz. Tek tek Yahya Kemal'den, Ahmet Hamdi Tanpınar ve Attila İlhan'dan bahsediyorum.
Sanatçının böylesini sindirmeye bir emek gerekiyor. Bunun yanında kısa ve tenha Cumhuriyet Edebiyatı tarihimizde günlük heveslerimizi karşılayacak seçenek çeşitliliği olduğunu da düşünmüyorum. İkinci Yeni'ye rağbet edilmesi sanırım bunun içindir. İçe dönük, anlaşılmaz şiir haliyle gizemin cazibesine sürüklüyor.
Gerçi bu adamların ilk anda akla gelmese de asıl ağır sorumluluğu, yazdıklarından ziyade sonraki şairlere açtıkları bayağı yoldur. Bu da meselenin apayrı bir boyutu. Ancak şu açık: portakaldan çok, başkaca seçkin meyveler yemek gerekiyor.