Bir süredir yazamıyorum. Kendimi bir yazar olarak tanımlamadım hiçbir zaman. Bu düşünüldüğünde edebiyat üretemez olmak büyük bir dert olmamalı benim için. Ancak bir şeylere içerlemek için çoğu zaman sebep aramam ben. Öylece üzülürüm.
İnsanın hayatı yolunda gitmediğinde elleri kaleme gider. Mutsuzken insan yazmaya meyleder. Ben bu sıra pek keyifsizim. Öyleyse niçin yazamıyorum? Hele ki bu durum beni daha mutsuz ederken... Sanırım bunu öğrenmek için öncesinde başka şeyler konuşmak, bilmek gerekiyor. Aslında niçin yazılır ve nedir yazmak?
Yazmak, somut ve kirli gerçekten soyut ve güzel bir tasarıya kaçmaksa, buna emek vermek akıllıca ve ahlaki. Var böyleleri. Öte yandan ucu belirsiz soruların peşinden koşup, ucundan kenarından sanat bilgisi olmayıp, laf cambazlığıyla herkesin takdirinin, bin şu kadar beğeninin ardına düşerek suni bir tatmin ve rezil teselliler arayanlar da yok mu? Böyleleri de var elbet. Hatta öyle "vapur yazarları" var ki, kendilerini bu işi severek yaptıklarına katiyyen inandırıp, kalemleriyle keyifleri arasında sıkışıp kalıyorlar.
Peki ben neredeyim? Yahut kimim? Bu iki milletli "yazanlar evreni"nde adresi belirsiz, mekansız ve vatansız bir öğrenci mi? Kelimeleri yanlış, heceleri hep eksik bir yitik mi? Bilinmez. Ancak şu gerçek: Çok da iyi yapamadığım bu işi, çoğundan iyi yapıyorum.
Bu son cümleye hoş bakmayanlar çıkabilir. "Heh, nihayet bir yolunu bulup kendini övmeye getirdin!" diyenlere alınacak olsam da bir bakıma haklılar. Eğer bir eksik, bir yitikseniz; kendinizi övmek arzusu size böyle cümleler kurdurabilir. Fakat bu sefer başka. Hem esasen, yitiklerden daha az yitik olmak övünülecek bir sıfat da değildir. Burada kendimi övmekten ziyade genelin vehametinden bahsediyorum. Az buçuk bir şeyler okuyanın ayrıcalıklı sayıldığı çağımızda, "okumadan yazanlar"ın yeterliği hakkında günlük güneşlik konuşmak sahtekarlık olurdu zaten. İşte bulduk. Yazamama nedenim tam da bununla ilgili. Heves mi dersin verim mi dersin, bana o yazdıran şeyin yokluğu, kendimi eksikler içinde bir eksik olarak görüp kalabalık etmemek kaygısından doğuyor. Şimdilik bu kaygıyı yendiğimi belirtmeye gerek yok sanırım.
Hem bir başka görüşe göre; bunca insanın yazması, iyi kötü bir edebiyat ortamı oluşturup sanat kültürünü toplumda yaygınlaştıracak, yerleşik kılacaktır. Kalabalık etmekle hizmet etmek ikilemi sanat alanında hep var olmuştur zaten. Ve bayağı bir çıkış gibi gelebilir ama ikilem bir mecburiyet oluverir bazen.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder